31 Ağustos 2013 Cumartesi

SABIR GEREK HEM DE FAZLASIYLA...

Elimde değil. . Çok fazla çocuğun olduğu bir ortamda bir garip oluyorum ben.. Daraliyorum yoruluyorum sinirlerim harap oluyor.. Cocuklar dunyada en cok sevdiğim varliklar.. Masum cikarsiz ve tertemiz.. Öpmeye sevmeye doyamadigim mutlu hallerine bakınca gözlerimin dolduğu içimin eridigi rabbimin yarattigi en temiz en muhteşem varliklar.. Öpmek sevmek sıkmak kesmiyor beni bazen ısırıp bir lokmada yutasim geliyor çocukları. . Ağzı burnu pislik icinde, üstü başı kir pas icinde olmasi bir çocuğu öpüp koklamama engel değil benim için. .
Antalya merkeze gectik dün itibari ile. Eşimin kuzeninde kalip 3 gece pazartesi sabah Istanbul'a evimize dönüş yapacagiz inşallah.  2 ogullari var 22 ay arasi ikisinin. Kucuk 1.5 büyük 3.5 yok henüz.  Küçük tam bir afet çığlık atıp sürekli evde dolasiyor kizima musallat oluyor masalara camlara tırmanıp eline ne gecirirse hemen başlıyor kurcalamaya. Özet ile kızımın erkek ve küçük versiyonu. :) Büyük biraz daha uslu tamam tamam benimkinin yanında melek gibi temkinli ve söz dinliyor. 2 gündür büyük olan erkeki ve bizim kudiruk kizceyi alip dışarı cikartiyoruz esimle. Puset icin kavga, el tutma icin kavga, oyuncak araba icin kavga... Hersey icin bir kavga rekabet gürültü.  Ikisine de ayni oyuncagi alıyorum amann once benimkini aç kavgasında. Ikisini de ayni anda tuvalete goturuyorum amann once beni işet kavgası. . İkisi de cok tatli süper çocuklar ama yanlız daha dogrusu  ayriyken daha bir tatlılar sanki. Oglanlar kizima deli oldu oynamak için can atiyolar bizimki ota çöpe agliyor.. Anneeaaaa al başımdan şunu diyor ufaklik icin :) Esim bitkin bezgin ben bitkin bezgin.. Aslında cocuklar kaynaklı değil bu durum. Artik tahammulum kalmadigini hissediyorum. O kadar zorlanmisim yipranmisim ki gozlerim doluyor adeta kargasa olunca.
Dun oyun alanina getirdik kizimi ve büyük erkeki. Onlar oynuyir biz eşimle oturuyoruz.  Dogum günü kutlamaları falan da vardı. Aman bir kargasa bir ses bir kalabalik. Millet oturmus sohbet muhabbet çocuklar kendi halinde. Bende de artik paranoya olmus cocugun tehlike iceren hareketler yapmasindan dolayi bir ara baktim milletin çocuğunu düşmeden havada falan yakaliyorum. :) valla  cok bana ya gerçekten bunyeme zarar ruhuma hasar.. Geriliyorum nefesimin daraldigini hissediyorum.. Cevreme bakiyorum insanlar gayet rahat relax. Az yas arasiyla 2-3 çocuk getirmisler dünyaya.  Cocuklar anasinin dibinden ayrilmiyor hepsi boyyy boyy sıralanmış bendeyse ne sabır kalmis ne tahammül.  :(
Ya evet her çocuğun zorluğu var her annenin işi kendine Zor ama dehbli b8r çocuğun annesi ilmak ne demek bilemezsiniz gerçekten.  Bazen gercekten nefes alamadigimi hissediyorum. Oo an kendimi herseyden soyutlayip kabuguma cekilesim geliyor. Anneyum kadınım ama herseyin başında insanım ben. Daraliyorum sıkılıyorum bunaliyorum boguluyorum.  :( Evet bazen babanin ananenin teyzenin uzeeine yıkmak istiyorum sorumlulugu ama "hep ben ilgilendim annesi ilgilenmedi bikaç gundur" lafını duyunca cileden çıkıyorum.  Ya bazen ben de kacmak saklanmak kabuguma cekilmek istiyorum. Bende herkes gibi umursamaz olmak anın tadini çıkarmak endiselerden siyrilmak istiyorum. Endisesiz olayım relax gamsiz kedersiz ve rahat...
O kadar sismis ki basim sessizlik istiyorum, o kadar cok tetikte olmak zorunda kalmisimki relax olmak istiyorum..  Hem kızımın her anını doyasıya yaşamak hem de bu dönemler geçsin istiyorum. Dehb geçici bir dönem değil bunu da biliyorum ve rabbimden sabır diliyorum. Fazlasıyla çok çok fazla sabra ihtiyacim var biliyorum..

27 Ağustos 2013 Salı

BÖCEK MERAKIMIZ..

"Anneeeaa koş koş çok iyi bir arkadaş var burdaa! , çok iyi biri buu" dedi. Henüz 2.5 yasindaydı. Kostum salona doğru bir yandan kafam karışık. . Allah allah salonun ortasında iyi bir arkadaş ne ki kim ki nerden buldu bee diyerekten yollandim salona. Baktım benimki bitane böcek yakalamış parmağında gezdiriyor böceği.  :) "Aa evet cok iyimiş ama her böceği ellememelisin bazi bocekler ısırabilir elini dedim. Ama evde sinek böcek ne varsa arkadaş olmaya devam etti bizimki. Karıncalar ozellikle uzmanlik alaniydi ve ezme öldürme çalışmaları fazlalasinca "kızım bak karincalari ezme belki annedir yada baba. Yavruları evde bekler annelerini babalarini sen ezersen yavrular üzülür.  Yada belki yavrudur biri seni ezse ben cok üzülürüm" dedim ve bir daha ezmedi. Hicbir hayvan hakkinda pis kötü çirkin diye bajsetmedim kızıma.  Tum hayvanlarin guzel oldugunu hepsinin kendine göre bir guzelligi oldugunu anlatiyorum.
Gectigimiz haziran ayında bir gün servisle eve geldi okuldan.  Daha merdivenleri cikarken "anneee 5k dan Ali bok böceği dediii çok ayıp demiii " diye sorarak merakını saklayip benim tepkimi ölçmek istedi. Bok kotu bir kelime ya hani benim aa ayip falan dememi bekledi herhalde. Evet ama gercekten oyle bir böcek var biliyormusun dedim. Gayet şaşkın bir şekilde yüzüme baktı.  " nasıl bagirsaklarimizda mi yasiyo onlar bizim karnimizda mi" dedi  Hayir onlar dışarıda acik arazilerde yasiyor ve hayvan kakalariyla besleniyor dedim. Gel gostereyim dedim ve açtık youtube dan izledik bok böceklerinin hayatini tipini şeklini.  Aksam babamiz isten eve gelince hemen heyecanla anlattik malum bocekleri. :) o da mecbur sasirip ilgili davrandi malum böcekler konusunda. :)
Bu yaz ananemizin köyünde gece çöp atmaya ciktim ki baktim merdivende top böceği.  Hemen seslendim kızçeme. " Ecrin Eylül koş koş bak ne kesfedicez" dedim hemen geldi. Bak top böceği dedim. Dokunmasini istedim kızım dokunca böcek top şeklini aldi. Korktu tabi hayvan.  Elimle gölge yaptim açıldı bidaha dokunduk top oldu. Sonra hadi yavrularina git dedik yolladik böceği.  :)
Gecen yıl trt çocuk kanalında aksam 9.30 da ninniler basliyordu. Ninnilerin birinde bir peygamber böceği cekirge karisimi bir bocek vardı tabi ekranda kocaman görünüyor.  Bizimki cekirge deyip deyip agliyordu. Anlatamiyorum çocuğa cekirgelerin küçük oldugunu.Actik internetten fotoğraflar buldum ama sadece cekirge degil insan elinde cekirge fotoğrafı buldumki hayvanın cussesini anlasin benimki. Neyse dedik kırlarda arazide falan yaşıyor eve gelmez diye ve ikna oldu uzun uğraşlar sonunda. Iste bu sebeple dedesi kizima cekirge yakalamis bu yaz getirdi verdi bize. Inceledik dokununca zipladigini falan gördük.  Yemek yiycez diye ananesi alip kutuya koydu yemekten sonra bakarsınız dedi. Yemek sonrasi baktik cekirge atlayip zıplayıp bacagini koparmis kendikendine. Amann aciverdi ananesine " ananeeee kotu bir sey yaptin ben gördüm o cekirgenin yavrulari cok agladi annemizin bacağı koptu diye" diyerekten kadını gaddar ilan etti. :) Allahtan ananesi masumiyetine ikna etti bizimkini. :)
Yani tam bir hayvan ve böcek sever bizimki. Sevsin istiyorum hayvanlari, bitkileri ve insanlari. Hayvan bitki seven kisi insanlari elbette sever. İnşallah masumiuetini sevgisini ve merhametini hiç yitirmez canım kızım.  Bunun icin elimden geleni yapıyorum umarım emeklerim boşa çıkmaz. .

26 Ağustos 2013 Pazartesi

EYLÜL İLE TATİL NOTLARI-1

Geçen yıl geldigimiz otele geldik yine. Kızımın deyimiyle otelimize geldik. Gecen yıl ilk geldigimizde uyum problemi yaşamıştık. Ne yaptiysak sokamadik havuza sürekli bir uyumsuz herseye itiraz eden bir çocuk vardi karşımızda. Can yeleği , simit hersey denedik ama sürekli itiraz ve mızmız söz konusuydu. 4 gün kaldik otelde ve sadece son gün öğleden sonra aldığımız barbieli kolluklarla havuza girmeye başlamıştı ki tatil bitti. Geçen yıl gerek ailece gerekse eşimle birlikte ilk tatilimizdi. Hem endiselerim hem acemiligim cok fazlaydı. Gündüz bir sekilde kavga gürültü şenlik geciyordu zaman ki zaten hep gozumuzun önündeydi. Akşam ise animasyon ve sahne showlarıyla egleniyordu herkes. Herkes egleniyordu evet ki bizim de eglenmemiz gerek ama bize bu showlar daha çok endise veriyordu. Resmen uyuyunca dua ediyordum çünkü ates yutan, tepetaklak atlayan, bıçaklarla danseden gostericileri gördükçe sırtımdan ter akıyor ayyy napsak odaya mı cıksak diyordum eşime.  Hele hele agzinda pinpon topuyla gösteri yapan birisi vardı kanim donmustu ahh dedim kendi kendime ya evde denerse, zaten çocuk tehlike tutkunu bide bunu gördü napicam simdi diye endiselenmistim. Neyseki hicbirseyi denemedi sonradan. Tum sene "babaaa otelimize gidelimmm" diye söylendiği icin yine burayi sectik. Zaten çoğunluk hatta % 70 çocuklu ailelerden oluşuyor.  Birde kızımın değişikliklere fazla tahammülü yok. Koskoca yaz tatilinde sadece tek bir plaja gidiyoruz Çanakkale'de. Eger baska plaja gidersek tüm gün asla denize sokamıyoruz, eger aynı bilindik yere gidersek hersey süper tozpembe.
Bu sene yine aynı otele yani bizim otelimize geldigimiz için daha kolay daha rutin hersey daha eglenceli ve tanıdık.  Kişiler, düzen,  program ve etkinlikler. Bu yil okulda yüzme derslerinin olmasi ve hafta sonlari götürdüğümuz yuzme derslerinin cok faydasini gördük.  Otele giris yapar yapmaz hemen havuza girmek istedi ve kolluklari takar takmaz havuzdan havuza attı kendini. Havuzda akrobasi hareketlerinden, çeşitli atlama stillerine kadar herseyi deniyor. Cok mutlu heyecanli ve aşırı cesur. Dün tüm gun yuzmesine, bir dakika bile dinlenmemesine rağmen animasyonlar sırasında uyumadı. Çünkü Moskova sirkinin akrobasi gösterisi vardi hemde çocuk akrobasi takımının. Hoplayip zıplayarak 3-4 kisi ust üste çıkıyor, cocuklar havada uçuyor,  iki büyük çocuk küçük kız çocuğunu tutmus ip niyetine çeviriyor diğerleri kız çocuğuyla ip atliyor :) Bizimki pür dikkat izliyor.  Diyoruz "kızım bunlar jimnastik eğitimi almış ondan böyle sakın biz yapamaz deneyemeyiz evde falan, denenmez yani" diye. Millet gösterinin tadını çıkartıp coşkuyla alkisliyor, biz cocuga nasihat veriyoruz. Tehlikeli hareket ve davranislardan o kadar bunalmisim ki o profesyonel çocukların hareketleri bile icimi yaktı.  Allahım dedim ne kadar zor. :(
2 gündür havuzdan havuza atlayan çocuk bugün öğlen kolluklarini cikartip özgürce yüzme karari aldı. Ama sanırım bu konuda ben hataliyim :( Ne bileyim belkide degilimdir. Herseyde sebep ariyorum daha dogrusu neden uyarıldı bu cocuk diye etkenleri olasiliklari gözden geçiriyorum. Eşim birara kitap okurken biz de kizimla havuzda oynadık. Ne kadar oyundan sayılır bilinmez çünkü bir ara millet garip garip bakıyordu :) Kolunda kolluklari ve gozlerimizde havuz gözlükleri ile 1.10 cm lik havuzda ben onu suya batiriyorum poposunu havuzun dibine degdirmeye çalışıyoruz ama bagiriyor "sen batır bırak ben kendim suyun üzerine çıkarım" diye. Garibim Rus Alman İngiliz turistcikler cocugumu boguyorum falan sanıp garip garip bakiyorlar bize. :) Benimki azdıkca azıyor kudurdukca kuduruyor " annneeaa hadii burnumu cenemi degdirelim havuzin dibine" demeye basladi. :) Hooopp stop dedim kendime yeterr çocuk elden gidecek :) Tabi bu kudurukluk ile hoopp kolluksuzz yüzmek istiyorum havalarina girdi attı kolluklari. Aldımı bizi kardeşim bir endise korku kaygı fırtınası.  Amann ya bu cocuk ya bir ara sıyrılıp kolluklari cikarip atlarsa havuza diye. Tembihliyoruz sakın yanlizken cikarma falan filan diye ama bikere o kemirgen endise girdi içimize.  çocuk kolluklari çıkardı yüzmek degil suyun altında eglenmek istiyormuş.  Suya batiyor ama çıkmak istemiyor, cikarinca "neden çıkardınnnnn ben suyun altinda egleniyorum" diyor.  :) Neyseki biraz uzun kaldi suyun altında ve bogazina su kacti da kolluk takmak istedi... Korku endişe o kadar zor ki :(
Yemek sonrası pusetinde uyudu gösterileri izlemedik odamıza çıktık. Sevindim aslinda çünkü bu aksam atesle danseden ve ates yutan grubun gösterisi vardi. Aman ateş bizden uzak olsunn:) Atesimiz de eksik olsun. Bazen caresizlik ile birlikte koseye sıkışmış hissediyorum kendimi. Sadece nasihat verebiliyor ve acikliyorsunuz cocuga tehlikeyi zararlı şeyleri.  Cocuklar yasayarak öğrenir evet ama ya yasayacagi yada yasamak isteyecegi seyler hayati tehlike ve onem arzediyorsa... İnsan ne yapacagini bilemiyor bazen ve kendini gercekten köşeye sıkışmış çaresiz hissediyor. Nasıl birsey oldugu anlatilmaz gerçekten.  :(
Ben bu kadar köşeye sıkışmışken bakıyorum elalemin rus cocugu 4-5 yaslarinda çıkmış 10 metrelik kaydiragin tepesine kayacak havuza. Ana babasi aşağıda el sallıyor yavrusuna ve yavrunun boyu kisa ana-babayı görsün diye korkuluklara tirmaniyor ben gebericem oracikta ve anadili rusca olan cocukcaza türkçe bagiriyorum hett hött çocukk sarkmaa diye caresizlikten ve ordaki görevliye diyorum sarkiyor dilinden anlamıyorum gel hele hemserim bir bak diye. Daha çok ofkeleniyorum ama neye bende bilmiyorum. Acaba gayret relax yabancı aileleremi isyanım yoksa söz geciremedigim icin kizceme kendime mi ofkem.. Bilmiyorum gerçekten bilmiyorum. Elimden geleni yapıyorum yapmayada devam ediyirum. Gerisi rabbimin işi.  Allahima emanet yavrum. Rabbim hepimizin evlatlarini korusun insallah..

23 Ağustos 2013 Cuma

KUDURUK NEŞEM İLE TEK BEDENDE.. HAMİLELİK

 
Bir gün birden aklıma bebek fikri düşüverdi kendiliğinden birdenbire. Sanki eşime birşey olacak ve bana ondan bir parça kalmalıymış gibi.. Çocuk istiyorum ben dedim eşime ama daha erken olduğunu söyledi. Haa şimdiki aklım olsaydı daha beklerdim dediğim zamanlar çok oldu hatta kendimi köşeye sıkışmış hissettikçe etrafımdaki yeni evli çiftlere "amann bekleyin hemen çocuk yapmayın" diye çok nasihatlar verdim. :) Geriye baktığımda evet çok zordu ama doğru zamanmış evet hemde en doğru zaman diyorum şimdi. Eşimi zor bela ikna edip yarım yamalak iyi madem sözünü aldıktan sonra korunmayı bıraktık.Sigara içiyordum sadece içmek denemez elimden gelse yerdim yani o derece seviyordum. korunmayı bırakalı 2 ay olmuştu ve ilk kez uçağa binicektim Görümcemin düğünü için Diyarbakır'a gidiyorduk. İnanılmaz derecede korkuyordum uçaktan. Eşim sakinleştirici ilaç almamı önerdi evet dedim alayım bari, hatta 1 gece 1 aksam alayım da iyice yatışayım. Birşey durdurdu beni sebebini bilmeden içmedim o ilacı. Diyarbakır dönüşü adet gecikmesi yaşadım hayatımda ilk defa hava değişimi falan dediler ama hava değişimi olmadıgını hissetmiştim. Diyarbakır' dan döndükten sonra eczaneden test aldırdım eşime ve gecenin 11,30 unda testi yaptım. ikinci çizgi belirmeye basladı ve ben testi bir köşeye saklayıp bir sigara yaktım. Hamileysem içemiycem ya sonkez içeyim dedim bendeki de kafa işte :) sigarayı içtim eşime ben hamileyim bidaha sigara içmiycem al paketi dedim. Coşkuyla kim varsa çevremizde hemen aradık milleti uyandırıp müjdeyi verdik. İlk anın verdiği sersemlikle yattık uyuduk. Ertesi sabah uyandığımda eşim işe gitmişti karnıma elimi koydum ama nasıl karnım acıkmış öyle böyle değil. Ve ben "keske bir kapsül olsa yutsak da yemek yemesek" diyecek derecede yemek yemeyi sevmeyen biri olarak aglayarak eşimi aradım." Benim çok karnım açççç ben yemek yemek istemiyorummmm bu çocugu nasıl besliycem ben" diyerekten yaygara kıyamet içimi boşalttım. :)

1 hafta sonra ilk ultrason için arkadaşımızın çalıştığı hastaneye gittik. Küçücük bir baloncuk ve içinde yanıp sönen bir noktacık.. Bak bebeginin kalbi dedi dr. İlk kalbi olusurmuş bebeklerin ve ben o gun öğrendim. Hastane çıkışı annemi aradım söyledim baloncuk ve noktacığı. "anaamm kalbi de mi varmışş kıyamamm " diye annem cilveleniverince tüylerim diken diken oldu. sonraki ultrason zamanlarını iple çeker olduk. balon büyüdü nokta büyüdü. Zaman geldi balonun içindeki noktacık kendini köşeden köşeye atarken yakalandı kameralarımıza ki zaten kudurukluğun ilk işaretleriymiş onlar. :) Vee başlayan doğum sabahına kadar peşimi bırakmayan bulantılar basladı. Kusmak için elle tutulur kokan yada tadına bakılan bişeye hiç gerek yoktu. Televizyonda duydugum nasır sözcüğü, kuzenimin tüm okulca birlikte kaldıgı geçici olarak yatakhaneye dönüştürülen spor salonunun sabahın ilk ışıklarındaki nasıl kokabileceğinin hayali ve otobüste önümde oturan adamın ensesinde ne kadar görünmeyen kir vardır kimbilir düşüncesi :) hayvansal her türlü gıda mahvediyordu beni. Sürekli yemek istediğim limona katık bulmak için gittiğimiz kebapçıda çorba ısmarlayıp ilk kaşıktan sonra adama bagırmıştım " hayvansal bişey varr bu çorbada hayvani bişey varr! ".." Valla yok abla valla yokk" dedi adam. Var sus dogru söyle diye adamı azarladım ki tereyag var abla diyebildi adamcagız çekinerekten. :)
 Haa birde beni o zamanlar yüreğimin enn derin yerinden yaralayan (!) kuş hikayemiz var :) Dolmuştayız Üsküdar'a gidiyoruz sahilde insanlar mangal yapıyor. Anamm canım ne çekse beğenirsiniz  KUŞ ETİ! :) Kuş isterim ben mangalda olucak minik butlarını tutup yiycem ben dedim eşime. Adam şaşırdı hayatında hiç kuş yememiş nre bilsin unuturum sandı herhalde dikkate almadı. Babamı aradım kuş varmı bana kuş bul dedim. Adam yaa dalga geçme hadi ya dedi kapattı telefonu. Ayy bir içime oturdu bir içime oturdu ki hamileyken recep ivedik filminde kızın annesi recep ivediği aşagılıyor diye hungur hungur aglamış insanım ben ki kuş yiyememek beni ne kadar yaraladı (!) siz düşünün. Aradan bikaçgün gecti evde oturuyoruz kardeşim ben ve eşim. Aglamaya başladım " bu hayatta insanın dostu yokmus babana bile güvenmiceksin yazık çok yazık" diyerekten ama ne aglamak. Eşim ve kardeşimin ısrarı üzerine durumun kuş sebebiyle oldugu çıktı ortaya :) Babam arandı eşimin dayıları arandı kuş arıyoruz dört tarafta. Eşim çaresiz napayım arka bahçede pusuya mı yatayım nerden bulayım edalarınaydı ki Ümraniyede bıldırcın yapan bir yer bulundu ve murada erildi. :) Biri of dese aglıyorum yaprak dökülür ben aglarım, sokakta yavru kedi görürüm ben aglarım.." Evde oturuyoruz gayet mutlu şekilde. Bir an geliyor ablam hüzünleniyor hem anlatıyor hem aglıyor biz eniştemle susuyoruz sadece izliyoruz. Sonra ablam sakinleşiyor ve hep birlikte neşeleniyoruz" diye anlatıyordu kardeşim benim hamilelik halimi. :)
 Kaldırımlarda agac dipleri beni kesmeyince çantama rulo rulo çöp poşeti koyup gezmeye başladım. 9 ay kustum dile kolay. Evlat kuduruk tepinirr tepinir oturur aglarım canım yanıyo dıye. Doktor baskı yapıyor yemek ye diye 1 ay acıktıkça muz ve sütle beslenme sonucu kudurukum uzamış kilo almamış. Dr bize bir azar bir azar kaydı hemen muayene sonrası balık yemeye gittik :) Saglıklı beslendım ama gercekten. Kola, gazoz vb asitli içecekler, kafeinli içecekler, salam sosis pastırma sucuk, yapay tatlandırıcı içeren yiyecekler, abur cubur asla tüketmedim tadına bile bakmadım diyebilirim. sebze ve balık agırlıklı beslendim hep.  Belkide çok dikkat etmek kendini zorunda hissetmek yordu beni hamilelik boyunca. Hem hamilelik hem de 23 aylık emzirme dönemi içinde yediğime içtiğime çok dikkat ettim. sigara hem evimde içirtmedim hem içilen ortama gitmedim kızımı sokmadım halen de kızımın yanında içirmem.
Derken dr randevumuza gittik. Dr un agrılı muayenesinden dolayı muayeneye izin vermedim ve bir ton azar işittim dr dan. Ben bu muayeneye dayanamamışım nasıl doğururmuşum ben doğuramazmışım bilmem ne.. :( Oysaki 9 ay uzun yürüyüşler nefes egzersizleri yaptım kendimi normal doğumu başaracağıma ikna ettim ama bir anda herşey paramparça oldu kırıldı dağıldı parçalandı. :( " git 1 hafta sonra gel " dedi dr hanfendi. Eşimle alışveriş merkeine gittik ve bir banka oturduk. O an orda o kadar çok ağladım ki başımı önüme eğip, önünde gözyaşlarımdan küçük bir birikinti olduğunu hatırlıyorum :( Başarısız olmustum ve ben normal doğuramazmışım diye haykırıldı ya suratıma işte sanki ben orda mahvolmuştum. Aradan 4-5 gün geçti eşimin dayılarındaydık ufak ufak kramplar hissetmeye başladım ve annemi aradım sanırım dogum yakın yarın gel diye. Ertesi sabah annem geldi günlerden perşembeydi. Cuma sabah sımsıkı bir kahvaltının ardından annemle taksiye atlayıp hastaneye dogru yola çıktık. Ama ne yağmur gözgözü görmüyor. Hastanenin önüne geldiğimizi bile farketmemişim yagmurdan. Kayıt yaptırdıktan sonra DR muayenesi için beklerken bir bayanla sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Dr un soylediklerini anlattım üzülerek. Epey sinirlenerek " dr u değiştir kızım" dedi bana." 39+3 olmuşum nasıl değiştireyim ki artık" dedim. Sonra içeriye girdik Dr un karşısına oturdum. " Neye karar verdik" diye sordu. Derin bir nefes alıp "SEZARYAN istiyorum " dedim. " tamam alalım" dedi. Eşimi aradım " doğuma alıyorlar eve git çantanın fermuarını kapat çantayı al ve gel " dedim. Yatış işlemlerimizi yaptırdık odaya çıktık. Hastane önlüğünü giydim damar yolum açıldı. Eşim geldi ardından  can dostumuz Yasin ve eşimin kuzeni Gülşah.. Annem kıpır kıpır, eşimde bir telaş ve odada bir muhabbet..
Bense hiçbirşey hissetmiyorum. Ne korku ne heyecan ne mutluluk.. Şaşkınım. Yanımda boş duran camdan kutucuga bakıyorum ve öğleden sonra burda minik bir bebek olucak benim bebeğim.. Bu bile beni heyecanlandırmaya yetmiyor.. Ne hissedeceğimi bilmiyorum.. Sadece biraz kafam karışık..

22 Ağustos 2013 Perşembe

TUVALET EĞİTİMİ MACERAMIZ..

-Anneeaaa hani ben bi kere çiş yapmıştım da sen gizlice gelip mutfakta çok ağlamıştın. Ama o zaman ben küçüktüm tabikii dee...
Bu cümleleri kurdu geldi karşıma da. Evet dedim kendi kendime ne çok ta aglamıştım ben tuvalet eğitimi sırasında :) Her meselemiz gibi bizim tuvalet eğitimimizde tam bir mücadeleydi diyebilirim.
İlk çanakkale'de ananemizin köyünde tuvalet eğitimi için girişimde bulunduk. Pembe bir lazımlık aldık çıktık bahçeye çıkardık bezimizi giydik tek pijamamızı. Mevsimlerden yaz hava sıcak.. Bahcede 2 oynuyoruz hopp lazımlığa oturuyoruz. 5 dakika zar zor oturup kalkıyoruz. biraz oynuyoruz haydii lazımlığa. oyna-otur-kalk,oyna-otur-kalk.. birkaç gün ugraştık lazımlığa siftah yapamamanın yanında lazımlığı red etmeye başlayınca anında sona erdi bizim çiş eğitimi. Çocugun hazır olması herşeyden önemli ve eğer red ediyorsa anında vazgeçilmeli ve biz de öyle yaptık anında vazgeçtik.
Evimize döndükten 1 hafta sonra hemen bir lazımlık edindim ama hemen başlamadım eğitime. Sanırım diğerinin üzerinden 2 hafta falan geçmişti. Evde halılar kaldırıldı koltukların üzerine kalın kat kat pikeler serildi ve eğitime start verildi. Deneme deneme deneme sonrası hep hüsran heryer çiş.. Diyorum ya bizim her dönemimiz gibi tuvalet eğitimi dönemimiz de tam bir maceraydı. Elalem evinde halısını kaldırır koltuğuna örtü serer eğitime başlar ama bizde durumlar biraz hatta epeyce farklıydı. Evde sürekli tepelerde gezen sürekli tırmanan bir çocuk olunca tabiki işin boyutu epeyce değişti. Bir bakıyorum çocuk gardrobun en üst rafına çıkmış oturmuş ordan çişler aşağıya şarr şurrr şelale akıyor tabi diğer rafları ve diğer raflardaki eşyaları okşayaa okşayaa. Anne napıyor usulca çocuğu raftan alıyor banyoya götürüyor sonra çocuğu aklayıp paklayıp temizliyor. Ardından tüm gardrobu elden geçirip eşyaları temizliyor. Başka bir gün anne evde dolaşıyor çocuk ortada yok. nerdee nerdee diye bakınırken bakıyor bakıyor ki ne görsün? çocuk bulaşık makinasının üstüne çıkmış mutfaktaki raftan kablodan yapılma bir toka bulmuş ağzına tıkmış birde makinanın üzerine özenlii şekilde işemiş. Evet anne neye yansın? çocugun agzındaki tokayla bogulma ihtimaline mi? , çocugun oradan çişine basıpta kayıp kafa üstü düşüp yaralanma ihtimaline mi yoksa makinanın çiş dolmuş olmasına mı? Anne çocuga yaklaşıyor önce agzındaki tokayı çıkartıyor, çocugu usulca makinanın üzerinden alıp çişleri damlaya damlaya banyoya götürüyor aklayıp paklıyor giydiriyor. Ardından çocuga yıkama sırasında "kızım çiş lazımlıga yapılır oraya yapılmaz çiş gelince bana söyle" nasihatları elbette unutulmuyor. makina sürte sürte aşındıra aşındıra çamaşır sularıyla temizleniyor. 15 er dakika rutin aralıklarla lazımlık faslının devam ettiği günlerden birinde anne bezmiş halde " aaa bikerecik bari lazımlıga yap be mübarek evlat" diyerekten yırtınıverincee o muhteşem ses duyuluyor; ŞIIIRRRRRRRRR! :) anne bagırıyor bakk çiş yaptın oleyy oleyy diye evlat mutlu şaşkın... Çiş klozete dökülüyor sifonu bebe çekiyor çişe bye byee deniyor ve klozet başında anne kutsal tuvalet dansı yapıyor. :)
Bu işi ileri safhalara taşımak gerektiğini düşünerek alışveriş merkezine gidiliyor ve kızım doğdugundan beri etrafında dönüp planlar kurduğum o kitap alınıyor. KIZIMIN TUVALET KİTABI.. içinde bir sürü resimlerle anlatılıyor. ARtık büyüdük lazımlığa yapalım bezleri atalım kilotlar giyelim falan filan. Ama gözüm kapalı tavsiye ederim gerçekten. Kitabın bir de erkek çocuk için olanı var. OĞLUMUN TUVALET KİTABI diye. kitap kapağı klozet kapağı şeklinde olduğundan çok ilgi çekici ve içinde tuvalete çiş yada kaka yapılması durumunda yapıştırılması için küçük ayıcıklı stickerlar bulunuyor. Kitabı alınca daha hızlı ilerleme katettik biz. En azından işin özünü daha çabuk kavradı kızım. Kaka işine gelince onda da çok zorlanmadık kısa süre içinde tuvalete yapmaya alıştı. Ki bir gün kızımı tv karşısında donu inik kum kovasına oturmuş vaziyette kaka yapar iken yakaladım :) Tabi evdeki derin kaplar oyuncak kutuları falan da kaka ve çişten nasibini aldı. Her ne kadar çiş ve kaka tuvalete yapılmaya başlansa da arada küçük kaçamaklar oldu. Şarrr diye bir ses koşuyorum sese dogru çocuk şelale şeklinde ıslatıyor ortalığı. Bazen sessizliği takip edip gidiyorum ki çocuk çiş yapmış çiş ile paten yapıyor :) İlk 1 sene gece beze devam ettik çünkü altını ıslatsa da rahatsız olmadan yatmaya devam ediyordu ıslak bir şekilde. 1 sene sonunda gece bezini de bıraktık. Aslında en büyük korkum dışarıda ne yapacağımız konusundaydı. Klozet örtüleri antibakteriyel mendiller ve klozet aparatı eşliğinde oluyordu tuvalet faslımız. sonraları yukarıdan tuttupta çiş yapmaya alıştırdım da rahat ettim. Ayrıca ilk 1 sene 15 dakikada bir çocugun çişi geliyor tuvalete gidiliyor 1 çay kaşığı çiş ardından 15 dakika sonra tekrar. Neyse ki sonradan düzene girdi.
 Çanakkale' den kırmızı biber getirmiştim. fırında közledim mutfak sıcak diye salona taşıdım kızım da kanepede uyuyor. Aldım kucağıma lazımlığa oturttum isyan etti bağırdı yapmadı çişini. Tekrar kanepeye yatırdım biberleri ayıklıyorum. Şarr şurr diye tanıdık bir ses arkamı korkarak döndüm ki ne göreyim a dostlar ayıkladıgım 1 leğen bibere benim evlat şarılll şarıll işiyor hemde donuyla... İşte o an kalktım hiçbirşey demeden mutfağa gidip hüngür hüngür sessizce ama katılırcasına ağladım :( Allahım demiştim ne kadar zor annelik ve ben neden bu kadar zorlanıyorum.. Tüm benliğimle ağladım o gün.. Ama çiş yüzünden değil tamamen bir birikimdi benimki. :(
 Çocugum herhalde o günden bahsediyor diye düşünüyorum. Her ne olursa olsun herzaman kızıma karsı tepkilerimde davranışlarımda hep temkinli ve ölçülü oldum. zaman geldi kafamı gömdüm yastığa, zaman geldi gittim tuvalete, zaman geldi mutfakta arkam dönük bir yandan çorbamı karıştırırken bir yandan ağladım.. Annelik gerçekten zor ama Dehb li bir çocugun annesi olmak ne demek anlatılmaz gercekten anlatmakla anlaşılamaz ve yaşamayan gerçekten anlayamaz. Allahım ne kadar zormuş annelik dediğim zamanlar çok oldu gerçekten. Ama hiç isyan etmedim sorgulamadım yargılamadım. En başlarda ifade edebilmek ve anlaşılabilmek için çok uğraştım ama doktorumuzun sakın anlatmaya kalkışma çabalama kendin sinir olduğunla kalırsın dediği andan itibaren anlaşılabilmeyi istemiyorum bana sadece anlayış ve saygı yeterli diye düşünüyorum.
Canım kızım biricik kuduruğum en kıymetlimiz.. Allahın bir armaganı bizlere ve iyiki doğurmuşum diyorum. İyiki varsın canım kızım seni çok seviyorum..
                                              İŞTE KIZIMIN TUVALET KİTABI..

21 Ağustos 2013 Çarşamba

KUZENİMİZ EDA'MIZ 1 YAŞINDA. .

Kuzenimiz Eda iki hafta önce 1 yaşını bitirdi.Eda'nın dogum günü kutlamasgeçtiğimiz hafta sonu yaptık.  Hersey cok güzeldi. Biz de kızımla Eda için şeker hamurlu 1 şeklinde kurabiyeler hazirladık rengarenk.
Zaman nasıl da hızla akıp geçiyor.  Dogumu sırasında Eda'nın ananesini ısrarla arayip dogdumu iyilermi diye sorduğum gün daha dün gibi aklımda...
Canımız en küçümüz Eda'mız.. Kuzumuz mavi gözlü küçük prensesimiz.. Iyiki dogmussun iyiki varsın iyiki kızımın kuzeni bizim kuzumuzsun. Seni seviyoruz hem de çok.  Doğum günün kutlu olsun. Saglikli musmutlu nice nice mutlu yillarin olsun. Rabbim her daim yüzünü güldürsün.. mutlu yıllar canımız Eda'mız. Seni çok seviyoruz ve iyiki varsın...

15 Ağustos 2013 Perşembe

4+4+4 İLE SINANMAK..

4+4+4 Adı altinda eğitim ve öğretimde degisiklige gidildi. Gidildi ama kimsenin fikri alınmadı yine deneme tahtasına dönen cocuklar oldu. Anneler çırpındı çalıştı konuştu tartıştı ama birçok cocuk 66 aylık olarak ilkokula başladı.  Evet 66 aylık cocuk ilkokul 1. Sınıfa basladi başlamasına ama ayni sınıfta 72 aylık çocuk da vardı 82 aylık çocuk da.. Dolayısıyla tam bir karmaşa yaşandı.  66 aylık cocuk için müfredat agir gelirken 82 aylık cocuk sınıfta sıkıldı basit konularla yerinde saydı.  Öğretmen ise farklı yaş grubundaki çocuklar arası dengeyi kurabilmek için çırpındı çalıştı ama yine de çabalar çok verimli olamadı ki verimli olmasını beklemek tam bir saçmalıktı.
Nitekim geçen yıl ilkokul 1. Sınıfa baslayan cocuklar zorlandilar ve fazlasıyla yIprandılar. Benim kızım 17 aylik iken başladı okul hayatına ve bu sene 5 yaş grubu hazırlık sınıfı yani anaokuluna kaydını yaptırdık. Şimdi okulların açılmasına 1 aydan kısa süre kala bu sistemi değiştirip cocuklarin okullarda zorlanıp yıpranmasına yol açan kişiler sistemi yine degistiriyoruz istemeyen veliler çocuklarını erken okula gondermeyebilirler diyor.  Ama gecen sene ekranlara çıkıp "Çocuklarınızı okula gondermemek icin rapor alirsaniz cocugunuz mimlenicek, belki kaynastirma ogrencisi olacak" dediler. Peki sormak istiyorum geçen sene ilkokula başlatılan çocukların suçu neydi?.. Zaten kaygı duyulan konu çocukların zihinsel olarak değil fiziksel olarak okula baslamaya uygun olmamasiydi. Çocuk 5.5 yasinda. Tuvalete gidiyor belki hayatında ilk defa alaturka tuvaletle tanışıyor, ilk defa tuvaletin deligini görüyor.  Cocuk tuvaletini delige düşme korkusundan dolayı tuvaletini yapamiyor. Cocuk kaka yaptiginda hijyenik şekilde temizligini yapamiyor. Peki sormak istiyorum siz okulun pencerelerini, kapılarını, tuvaletlerini, merdivenlerini 5.5 yasindaki cocuklara uygun hale getirdiniz mi? Siz sınıf mevcudunu öğretmenin her ogrenciyle yeterince ilgilenebilecegimevcuda ayarlayabildinizmi? Siz bu cocukları ders aralarında gozetim altinda tutabilecek sayida gorevliyi ayarlayabildinizmi? Benim cocugumun okulda basina fiziksel bir kaza gelse bu suçu ustlenebilecekmisiniz? Bu garantiyi biz velilere verebilirmisiniz?..
Tamam benim çocuğum 17 ayliktan beri elinde kalem tutuyor,  oyun hamuruyla oynuyor. peki hayati boyunca ilk defa okulda kalem tutan cocuk ne kadar hazir okula? Tamam diyelim ki öğretmen çocukları bu konuda özel olarak çalıştıracak, el kaslarını gelistirmeye yönelik çalışmalar yaptıracak.  82 aylik cocuk ne yapicak bu arada? 82 aylik çocuğa baska 66 aylik çocuğa ayri çalışma uygulasa öğretmen, peki bu cocuklar sınıf gecmek icon ne gibi kriterleri gecmek zorunda. Diyelim ki hepsi kendi çapında gecti sinifini peki 2. Siniftada mi ayrı mufredat uygulacak 66 ve 82 aylik cocuga? NNeymiş yurt disinda çocuk 2 yaşında okula basliyormus. Tamam yurt dışında ki okul o cocuga gore ayarlaniyor, mufredat ona göre hazirlaniyor.sen bu sartlari sagladinmi ki öğretmen ve öğrenciler için de boyle sistem degisikligine kalkisiyorsun ve küçücük cocuklari deneme tahtası gibi kullaniyorsun. Bu sene belki bicok veli gec gönderecek çocuğunu ama peki gecen sene okula erken baslayan cocuklarin günahı nedir? Hele bir once ortami musait hale getir, müfredatı ona gore ayarla, sistwmi iyice planla oturt ki böyle birseye kalkisasin.
Dilerim ki evlatlarimizin hakkinda bizim hakkimizda rabbim en hayirlisini nasip etsin. Çocuklarımızın ve bizlerin şansı her daim acik olsun. Her anne baba gibi benim de bu konuda çok büyük kaygilarim var. Tam yeni sisteme göre kararlar alip planlar yapıyorken hooopp sistem değişiyor ki yolun daha en başındayiz. Diyorum ya allah sonumuzu hayir etsin evlatlarimiza ve bizlere herşeyin en hayirlisini nasip etsin inşallah. .

4 Ağustos 2013 Pazar

BIRAZ DA EĞİTİM. .

Uzun bir yaz tatili donemini bos gecirmemek adina küçük calismalar yapıyoruz kızımla. Daha okul kapanmadan önce internetten bazi sitelerden arastirmalar yapip kizimin yasina ve gelisim durumuna uygun bazi calismalar bulup yaziciyla ciktisini alıp küçük bir dosya hazirladim. Geneli nokta birlestirme örüntü ve cizgi calismalarina dayali. Ayrica daha yari dönem sirasinda aldigim Doçent Dr.  Osman Abalı nin dikkat gelistirme setinin bir tanesini yanımızda getirdim. Kaydimizi yaptırırken yeni okulumuz Bahçeşehir Kolejinden 3 kitap hediye ettiler kizima Ilk cizgilerim adinda. Canakkale'de cok fazla secenek olmamasina karsilik bikac kitapci gezdikten sonra istediğim gibi bir alıştırma kitabı buldum. Eglenceli cizgiler kitabi ki bizim aldigimiz Eglenceli çizgiler-2 kitabı 6-7 yas fakat genelde kizim cogunu yapabilecek durumda oldugundan ki su anda okul oncesi 5 yas sinifindaki mufredata cok yakin o yuzdentereddüt etmedim alirken. Birkac sayfasini atladık elbette ama geneli kizim icin uygun. Ayrica noktadan noktaya kitabi ile hem sayilari hem sayilarin sirasini hatirlamis unutmamis oldu kizim. Ama biraz basit geldi ve genelini tek basina yapti. Yinede noktadan noktaya cizilen cizgiler epey el koordinasyonunu gelistirdi kizimin. Epey çalıştık ama yine de çok ilgilenememisim gibi geliyor. En azindan yaz tatilini sadece oyunla gecirmedigimiz icin mutluyum. 1 hafta sonra canakkale'den istanbul'a evimize dönüyoruz. Evimizde daha iyi faaliyetler yapabilecegimize ve dikkat suremizin daha uzun olacağını dusunuyorum. Emek vermek gerek çocuklara her konuda. Saglikli bilincli biraylar olabilmeleri icin. 4 yas cocugunun egitimi zaten oyun agirlikli olmasi gerekiyor. Oyunkarimizin da birsey katabilecek nitelikte olmasina ozen gosteriyorum. Dikkat suremiz kisa oldugu icin hem calisma ve faaliyetlerimize hem oyunlarimiza daha cok hayal gücüne dayali şeyler katmaya calisiyorum ki dikkatimiz dagilmasin biraz daha uzun odaklanabilelim diye. Herşey kizim icin ve en onemli sorumlulugum işim benim kızım. Emek verildiginde ve bol sabır ile hersey daha iyi daha kolay.. Tek cabam kizimin mutlulugu ve basarisi. Canımız En kiymetlimiz hersey senin için canım kızım. .

ZORLU BİR 1 AY..

Her yaz olduğu gibi yine canakkaleye ananemizin köyüne geldik kizimla birlikte yaz tatili icin. Ama bu yaz biraz zorlu geciyor bizim icin. Ananemiz bel fıtığı teşhisi ile hastaneye yatti ve yaklasik olarak 1 aydir hastanede fizik tedavi görüyor.  Dedemiz ve büyük ananemiz ile ilgilenmek bizim gorevimiz 1 aydir. Yemek temizlik oyun uyku ders derken hızlı ve yorucu geçti 1 ay. Her zamanki gibi iş güç yormadi beni. Fiziksel yorgunluktan ziyade ananemiz ve büyük ananemiz in hastaligi üzdü ve daha cok kizim konusunda dengeyi tutturabilmek konusunda cok zorlandim.  Duzenimiz gerçekten çok bozuldu. Cok zor koyabildigimiz kuarallara uyma konusunda ve zor belirleyebildigimiz sinirlarimizi tanimaz uygulamaz oldu kizim. Soylenileni duymazdan gelme ve kural tanimamazliga birde asiri bir özgürlük eklenince durum daha da zorlasti. Köyde surekli bahcede ozgurce oynayabilmenin verdigi cesaret, babasini asiri ozlemesi ve ananemizin hastanede olmasi epey etkiledi kizimi.
 Bir gün bahcede mirildanirken gördüm.  Dinledim ve dua ettigini duydum. "Bismillah allahim ananem bidaha hasta olmasin dedem babam annem ben insallah hic hasta olmayalim büyük ananem hic hastaneye yatmasin amin allahim amin"... farketmiyor etkilenmiyor diye düşündüğümüz şeyler aslında nasilda yer ediyor çocukların minicik iç dunyalarinda.Duymazdan gormezden geliyor gibi görünüp nasilda dert ediyorlar kendilerine.  Tabiki bu etkilenme yine bizde hiperaktivite ve özellikle durtusellik olarak patlak verdi. Tehlikeli oyunlar, kural tanimaz ozgur tavirlar, kendi basina alip basini gitmeler vee bana inanilmaz yapisik yasama durumu.oturdugum zaman hemen kucagima cikiyor uyurken uzerimde yatıyor, ayaktayken pantolunumun pacasinda. Her yolu deniyorum surekli vakit ayirmaya calisiyorum ama yok illaki bana yapisik durucak. Aslinda cok sosyal bir cocuk ve cok girisken ama burda dengemiz tepetaklak oldu. Okulun uzun suredir tatil olmasi sinirlardan ve kurallardan uzaklasmamiza sebep oldu. Yemek yerken bile gelip koluma yapisiyir kucagima cikmaya calisiyor uyurken uzerime yatıyor banyo yaparken kapiyi yumrukluyor hadi annee diye. Hadi anne diyor ne neye hadi diyorum bir cevabi yok. Inanilmaz sekilde yipratiyor bu surec beni.
 Sanki ilk dogdugu zamanlara geri dönmüş gibiyim. Emzir altini temizle gazini cikar... arada sirada da olsa hastanede ziyaret edip temiz kiyafet götürüp ihtiyaclarini karsilamam gereken bir annem, kesinlikle gözönünden ayirmamam gereken duzenli beslenmesini ve ilaclarini zamaninda almasini saglamam gereken bir ananem, yemegini yapip kiyafetlerini yikayip evini temizleyip gece yanina yiyecek biseyler hazirlamam gereken bir babam ve surekli su icerken elimden tutan tuvalete girdigimde bile yanimda dikilen yemek yememe banyo yapmama müsade etmeyen bir kizim var. Esim ise koskocaman bir ramazan ayini hem calisip hem yemek hazirlayip hem oruc tutarak istanbulda tek basina gecirdi :( 2 gun sonra annem hastaneden taburcu olucak kardesim bayram tatili icin koye gelicek esim kizimla beni almaya gelicek 5 gun sonra evimize donucez ama sanki bende ne gun ne ay ne saat kavrami kalmis.
 Biseyleri dengede tutmam gerek ve ben en cok kizim konusunda caba gosterip dikkat ediyorum etmeye calisiyorum. Evimize gelen bir misafir veya bikac saatligine gittigimiz alisveris merkezi bile hemen duzenimizi bozuyor dengeleri degistiriyorken hayatimizda su an gercekten zor bir surecteyiz duzenimiz kuarllarimiz sınırlarimiz altüst durumda. Evimize donmeyi bekliyorum birseyleri tekrar yoluna koymak duzene sokmak icin. Zor bir zaman yine bizi bekliyor umarim cok zorlanmayiz. Benimse ciddi anlamda dinlenmeye rahatlamaya nefes almaya ihtiyacim var. Canim kocacazim tatil ayarladi 1 haftalik antalya da. Agustos sonu gidicez ve insallah hepimize iyi gelicek. Asla isyan etmiyor her daim rabbime sukrediyorum. Allahim bugunumuzi aratmasin beterinden korusun insallah. En kötü gunumuz boyle olsun. ..

2 Ağustos 2013 Cuma

KENDİ FAALİYET ve ÇALIŞMALARIMIZ


                                                 Henüz kızım doğmadan hatta daha evlenmeden önceleri aklımdan geçirir hayal ederek tasarlardım. Çocugum olunca patates baskıları yaparız resimler yaparız falan diye. Her zaman her ortamda çocuklarla iyi anlaşma konusunda ilgi çekmişimdir. İlk evlendiğimiz zamanlarda ki henüz çocugum yok iken bayram seyran ve özel günlerde kayınvalidemlere gittiğimizde benim görevim çocuklarla oynamak onları oyalamak olurdu ki bunu zevk ile yapardım. Temizlik işlerine karışmamakta cabası :) şaka bir yana oldum olası cocuklarla iyi anlaşır ve çok iyi iletişim kurabildiğime inanırım ki inanmakla kalmam kurabiliyorum ve bu konuda iddialıyım. Çok süper savaşçılık oynar süper evcilik oyunları kurarım. Kayınvalidesinin evinde ve kayınpederinin gözü önünde çocuklarla yerden yüksek oynayan nadir gelin ve yengelerden olduğumu düşünmekteyim :) bu yeteneğim sayesinde kızımla da çok iyi iletişim kurabilme kendimi onun yerine koyup ne hissettiğini anlayabilme şansına sahibim. Evet dediğim gibi çocuklarla aram çok iyi, çocuklara karşı çok sabırlı ve çocuklarla bıkmadan sıkılmadan saatlerce oynayabilme yeteneğine sahibim fakaatt kızım doğunca işler biraz değişti maalesef. Çocukların kalbine taht kurmuş, çocukların sevgilisi olan benn kızımla karşılayınca afallayıverdim birden. Her çocukta ile yarayan metodlar, her çocugun ilgisini çeken zevk veren oyunlar kızımda pek ile yaamadı maalesef. Aşırı hareketli olan kızım okudugum kitapları kemiriyor, kurdugumuz oyunları bozmayı tercih ediyor ve genelde dar aralardan geçip en tepelerden atlamayı seviyordu. İşin içinde sürekli hareket ve ehlike olunca hem oyunlar hem de işin boyutu ister istemez değişti. Her çocugun yaşı ile doğru orantılı olan dikkat süresi ( her yaş için 1 dakika) biz de maalesef yarının da altındaydı. Ee durum böyle olunca iş başa düştü ve başladım fikirler üretmeye. 16 aylıktı kızım ilk kalemi eline verdiğimde. Her kalemi alamıyorum sürekli ağzına sokuyor ağzına sokmakla kalmıyor sürekli kemiriyor, kalem elinde koşuyor sivri olmaması gerek. Sonunda araştırdım gözlemledim bakındım düşündüm ve carioca marka bir kalem buldum ucu kısacık küt ve su bazlı hemde sivri değil. Hemen aldım verdim eline oturttum sehpaya önüne bir boyama kitabı koydum basladı karalamaya ama maksimum 30 saniye. Sonraları parmak boyayı kesfettik hem küçük kas gelişimi için faydalı hem eğlenceli. Ama onun da bizi oyalaması mümkün olmadı maalesef. Ardından sulu boya denedik o su ike oldugu için biraz daha uzun sürdü. Deneme yanılma yöntemlerim sonucunda sadece kesme sadece boyama yada sadece yapıştırma faaliyetinde kızımın dikkat süresinin çok kısa olduğunu farkettim. İçinde hem kesme hem boyama hem yapıştırma olan faaliyetlere yer vermeye başladık. Bir gün ne yapabiliriz diye düşünürken büyük temalı bir boyama sayfası buldum evde ne varsa mercimek sehriye pirinç vb malzemeleri küçük sos kaplarına koyup şemsiye resmi olan boyama sayfasına yapıstırdık ve cok eglendik. Yine başka bir gün eşimin eve getirdiği dev proje kagıtlarından birini yere serip kızımı üzerine yatırıp onun kalıbını çıkarttım:) ellerinin ve ayaklarının kalıbını renkli el işi kagıtlarına çizip kestik ve büyük kartonun üzerine el ve ayak kısmına yapıştırdık. Sonra oturup renkli el işi kagıtlarını küçük küçük yırtıp karton üzerindeki (servis şoförünün kızını çok begenmiş kızım o yüzden çizdiğimiz karaktere irem ismini verdik) iremin vücuduna yapıştırıp elbisesini yaptık. Sonra sac göz agız burun yapıp kızımın İrem ile güzell bir fotografını çekip İrem kızımızı evimizin koridoruna astık. Baska bir gün bir at temalı büyük boyama sayfasını süsledik. Saç ve kuyrugunu yün parçalarından vücudunu pirinç tel şehriye el işi ve kumaş karışımından yaptık. Hem de süper oldu. Yine bir gün evdeki eski ve dergi ve gazetelerden kitaplardan aile resimleri kesip beyaz bir kartona yapıştırdık ve aile konulu bir çalışma yaptık. Kızımın okuldan geldiği ir sonbahar günü montlarımızı giyip elimize poşet alarak aşagı indik. Agaclardan yeşil ve kuru yapraklar topladık, çimenler ekledik. Beyaz bir kartona agaç çizip topladıgımız kahverengi ve yeşil yapraklarla süsleyip sonbahar faaliyeti yaptık. Bunlar sadece faaliyetlerimizden birkaç tanesi. Bu yıl önümüzdeki eylül ayında 5 yaş grubu hazırlık sınıfında olucak kızım yani ilköğretim öncesi anaokulu hazırlık sınıfı. Artık bu yaz itibari ile çizgi çalısmaları, örüntü, hedefe ulaşma, nokta birleştirme vb çalışmalara agırlık vermeye başladık. Yaz tatilinde oyun faaliyet yanı sıra doğru kalem tutma ve çizgi çalışmaları üzerine yoğunlaştık. Küçük kas gelişimimiz için faydalı olduğunu duyduğum ve düşündüğüm için masa üzeri traş köpüğü çalışmaları yapıyoruz. Traş köpüğünü masa veya geniş bir tepsi içine sıkıp şekil rakam ve çizgi çalışmaları yapıyoruz. Bazı kitaplar aldım kızım için genellikle çizgi çalışması ağırlıklı ve Doçent Dr. Osman ABALI nın Dikkat GÜçlendirme Seti nin 4 yaş serisinden çalışmalar yapıyoruz. Durumumuz gereği dikkat süremiz biraz kısa ve çok çabuk dağıldıgı için faaliyetlerde oldugu gibi çalışmalarda da birkaç ayrı kitapla çalısıp değişik konularda çalışmalar yapıyoruz. Böylece çizgi çalışmasından sıkıldıgını farkettiğim anda dikkat geliştirme etkinliklerine atlıyoruz daha sonra nokta birleştirme vb.. Dehb li bir çocukla yaşam gerçekten çok zor hele bir de dürtüsellik ön planda ise dikkat toplama konusu daha da zorlayıcı olabiliyor. Ama biraz çaba fazla sabır ve bol bol okuma ve araştırmayla bir şekilde başaçıkabiliyor dehb ile yaşamayı ögrenebiliyorsunuz. Hala okuyorum arastırmaya devam ediyor en iyisi için var gücümle çabalıyorum. Elbette ki of çektiğim zamanlar yorulduğum anlar olmuyor değil. Ama eger arastırılırsa yeterli çaba gösterilir ve çocuk dogru alanlara faaliyetlere yönlendirilirse dehb ile normalin de üzerinde bir başarı saglanıp dehb ile daha kolay bşr alam elde edilebilir diye düşünüyorum. Yazmaya devam edicem elbette. Umarım birileri yazdıklarımı okur ve yanlız olmadıgını anlar. Biraz olsun yardımım dokunsa dehbli bir çocugun annesine yardımım dokunsa en azından durumunu paylaşıp yanlız olmadığını hissettirebilsem ne mutlu bana. Dehb li ve tüm özel durumlu çocuklu ailelerin en önemli ihtiyacı biraz hoşgörü anlayış ve saygı. Bunun çok büyük istekler olmadıgını düşünüyorum.. Her zaman dediğim gibi bizi bizden başkası anlayamıyor maalesef..

1 Ağustos 2013 Perşembe

HAYVANSEVERİZ HEM DE ÇOKK

Kendimi bildim bileli hep hayvarlarla içiçeyim. Ayırt etmeden hepsini severim hayvanların ve hepsinin kendine has bir güzelliği var. Çevremde hayvanlardan korkan hatta çocuguna da bu korkuyu ister istemez aşılayan bir çok kişi var. Bir hayvan sever hatta aşırı hayvan seven birisi olarak kızıma da tüm hayvanları sevmeyi öğretiyorum öğretmeye çalışıyorum. Her yaz olduğu gibi yine çanakkale'ye ananemiz ve dedmizin yanına geldik tatil için kızımla. Çamur toz toprak güneş deniz ve en önemlisi hayvanlarla süper bir yaz tatili geçirdi kızım. Ördeklerimiz tavsanımız civcivlerimiz ve kadim dostumuz köpeğimiz poyraz. Oglum diyorum poyraza ben çünkü gerçekten benim oğlum gibi. Üniversitede minicikti ilk poyraz hayatıma girdiğinde. Üç sene aynı evi paylaştık poyraz ile. Evlendikten sonra evimizin baheÇesinin olmaması ve eşimin namaz kılması dolayısıyla poyraz ananemiz ve dedmizle yaşamaya basladı. Tuvalet egıtımli aşırı sadık duygusal ve kızıma rakip. Her yenilenden ıkı tane cıkartıyoruz bahceye bir poyraza bir kızıma. Kızıma rakip olmasına ragmen gayet anlayışlı ve sabırlı aynı zamanda kızıma karşı. Kafasına kum dökülmesine hatta kızımın kirpiklerini incelemesine bile izin veriyor poyrazcım :) Al ye poyraz diyerekten kızımın uzattıgı yaoragı yada sopayı kızımı kırmamak için agzına alıp bşr kıyıya bırakıyor. Poyraz bizim ailemizden birisi. Evcil hayvanlarımızdan ziyade dedesi sayesinde bir çok yabani hayvanı inceleme şansı buldu kızım. Dedemiz bir sabah kirpi getirdi inceledik konuştuk ve hadi yavrularına git diyerek geri bıraktık. Bahce lavabosunda mahsur kalan bir kertenkeleyi inceleyip, dedemizin yakaladığı su kurbagasını sevdik. Çekirgeyle sohbet edip bacagına dokununca zıpladıgını öğrendik. Komşumuzun talasında bulduğu yaban tavşanını sevip yine dedemizin getirdiği evcil tavşanı 1 hafta besleyip misafir edip sahibine iade ettik. İnanıyorum ki bitki ve hayvan seven kişinin içinden insan sevgisi eksik olmaz. Ve daha çocuk bebekken öğretilmeli her hayvanın kendine has güzelliği olduğu ve onların incitmeden sevilmesi gerektiği. Ne mutlu ki kızım da benim gibi hayvansever. Elinde tuttugu kurbaga ve evde beslenen kedinin hiç bir farkı olmadığını düşünüyorum ve kızıma da bunu öğretmeye çalışıyorum. Eşimin bahçeli bir ev inşa etme hayali var. Geçenlerde aramızda konuşuyoruz bahçesi şöyle olur çatısı böyle olur diye. Kızım "babaa bahçeli evimiz olunca keçi alalımmıı?" Dedi. Ohh daha ne olsun keçi de alırız bahçeli ev de yaparız :D hep böyle ol kızım sevgi dolu merhametli güçlü ve cesur..