19 Kasım 2014 Çarşamba

ARI MAYA, AYNI BİZİM GİBİ..

İki hafta önce kızımla sinemaya gittik. Eşimin işleri dolayısıyla anne kız baş başa sinema keyfi yapalım dedik. Evde ilgiyle izlediği Arı Maya filmine gittik. "Ben çocukken çok severdim, hep izlerdim" dediğim günden beri daha ilgiyle ve merakla izliyor  zaten Arı Maya'yı. Normalde çok sevdiği bir film bile olsa mutlaka yerinden kalkar, dolaşır, dayanamaz konuşur yada "çıkalım anne" derdi ama bu kez öyle olmadı.
Filmin başlamasını sabırsızlıkla bekledi ve film boyunca yerinden kalkmadı. Sanırım kendinde bir şeyler buldu diyorum ben. Maya yavru bir arı olarak petekte uyanıyor ve balmumundan yapılmış peteğin ağzını kapatan tabakayı yırtıp başını dışarı çıkartıyor. O sırada orda çalışan iki arı Maya'yı peteğe geri sokmaya çalışıyorlar ama ne çare Maya başlıyor konuşmaya :) "Sus" diyor yetişkin arı ve ekliyor "arılar çok konuşmaz ve hiç soru sormaz". Maya soruyor "arı ne demek  ve neden konuşmaz ama ben konuşuyorum".. Maya o kadar kıpır kıpır ki ordan kaçıp kovanın içinde dolaşmaya başlıyor. Önce asker arıların arasına katılıyor sonra işçi arıların sırtına biniyor ve ardından kraliçe arının yanında buluyor kendini. Ama sürekli sorular sorma peşinde ve o kadar çok konuşuyor ki. Kraliçe arı sabırla Maya'nın sorularını yanıtlıyor ve onu diğer yavru arıların eğitim aldığı sınıfa götürmesi için danışman arıya teslim ediyor. Danışman arı kötü kalpli olduğundan Maya'ya numarayla hitap ediyor Maya bağırıyor "benim adım Maya! benim bir adım var".. Maya sınıfa götürülüyor ve konu eşek arıları. Öğretmen anlatıyor  "eşek arıları tüylüdür" Maya dayanamayıp cevap veriyor "ayyy ne tatlıııı" öğretmen devam ediyor "eşek arılarının ayaklarında sivri kancaları var" Maya söze karışıyor "vay canına ne ilginç, karşılaşıp tanışıp dost olmak istiyorum". Danışman arı öfkeyle bağırıp Maya'ya rakam ile seslenip "sus çabuk terbiyesiz onlar bizim düşmanımız" diyor. Öğretmen Maya'ya susmasını işaret ediyor Maya eliyle ağzını kapatıyor ama susamıyor ve elini ağzından çeker çekmez ardarda sorularını yöneltiyor danışman arıya. Tıpkı kızımın " içimde bir makine var anne beni o konuşturuyor ve ben susturamıyorum kendimi" demesi gibi, o kadar tanıdık ki.. Danışman arı çok sinirleniyor ve Maya'nın kovan dışındaki ilk keşif uçuşuna gitmesini yasaklıyor. Sınıf boşalınca Willy ismindeki minik arı Maya'nın yanına geliyor ona çok konuşmamasını soru sormamasını ama aslında onu özel ve farklı  yapan bu huylarının olduğunu söylüyor. Ama Maya danışmanla konuşmaya gitmek istediğini söylüyor. "gidiyorum ben bayan danışman ile konuşup özür diliycem, ona söz vericem artık onun istediği gibi biri olucam hiç soru sormuycam" diyor. Öyle içim sızladı ki bu bölümde. taa içimde derinlerde tanıdık bir sızı hissettim :( Willy engellemeye çalışıyor "ama Maya o zaman sen sen olmazsın kii" diyor ama Maya kararlı gidiyor danışmanla konuşmaya. O sırada danışman, kraliçe arının besin kaynağını arı sütünü saklamakla meşgul. Maya hızlıca arkasından yaklaşıp bir çırpıda özür dileyip makine gibi seri şekilde artık onun istediği gibi biri olacağına söz verdiğini özür dilediğini söylüyor ama danışman onu dinlemeyip kovuyor ve o kovana ait olmadığını söylüyor ve maya kovanı terk ediyor ve Willy de onunla birlikte gidiyor.
Maya film boyunca tüm ormanı geziyor sorguluyor nereye ait olduğunu bulmaya çalışıyor. Sürekli sorguluyor soruyor kafasındakilere bir cevap arıyor. "sen arısın ve kovana aitsin, tüm arılar kovana aittir" diyor çekirge. Ama Maya kabul etmiyor "bana arı olmadığımı farklı olduğumu kovana ait olmadığımı söylediler, asla bir arı olamazsın dediler" diyor.
Eğlenmek için gittiğim sinemada içim paramparça hatta gözlerim dolarak izledim filmi. Maya denilen o minicik arı sanki bizim çocuklarımızdan biri, sanki bizim içimizden çıkmış gibi. Gayet akıllı enerji dolu Maya sırf kendini bilmez bir büyük tarafından aşağılandığı, azarlandığı için kendi olmayı bırakarak sırf başkalarını memnun etmek için bambaşka biri olmayı kabul ediyor. Alışılmışın dışında hareketli çok konuşan, kendini susturmayı başaramayan, çok akıllı zeki ve pratik fikirli Maya... Benim evimde, içinde onu konuşturan bir  makine olduğunu söyleyen, beyninin atla dediği, jimnastikte halıdaki ip parçasına takılıp, yüzme dersinde havuz kıyısındaki bone parçası ilgisini çektiği için dersten kopan kızım gibi.. İyi yürekli, iyi niyetli, 7/24 kuduruk kızım gibi.. iyiki kızım böyle olduğu gibi ve iyiki arı Maya bizim çocuklarımız gibi..

18 Kasım 2014 Salı

DEHB İLE DEĞİŞKEN DURUMLARIMIZ..

Bir an oluyor herşey tam tıkırında ve dehb den eser yok ortada. Herşey mükemmel herzamanki çocuk gidiyor, yerine uslu, temkinli, lokum kıvamında bir çocuk geliyor. Amann ben zaman zaman ne kadar da büyütüyorum herşeyi diyorsunuz çünkü insanoğlu kolay unutuyor yaşadıklarını. Sonra bir an oluyor bir zaman geliyor bakıyorsunuz en başa dönmüşsünüz ama bu kez çabuk toparlıyorsunuz durumu. Eskisi gibi afallayıp kalmıyor, çocuğa anlamsız gözlerle bakmıyorsunuz. Çünkü deneyim konuşuyor artık. Sinirleriniz yine yıpranıyor yine çileden çıkacak gibi oluyorsunuz ama artık çocuğun isteyerek bu şekilde davranmadığını, tüm bunları içinden gelerek kendini frenleyemeden yaptığını biliyorsunuz.  Evet çünkü siz artık Dehb ile yaşamayı ögrendiniz yada bir şekilde kafanıza dank ede ede yaşayarak istem dışı öğrenmiş bulundunuz. .
Bakıyorum kızım hareketlenmiş, akrobasi hareketleri son gaz ve sonu gelmez sorular. Hemen alıyorum beynimi önüme. Ne değişti bizim hayatımızda.  Ya şehirler arası yolculuk yapmışızdır yada eve yatılı misafir gelmiştir. Ya çok sesli hareketli bir ortama girmişizdir. Ya daaa kızım hasta oluyordur. En ufak bir nezle, boğaz enfeksiyonu yada orta kulak iltihabı durumunda bizde hareket tavan yapıyor. Kullandığımız bir çok ilaç durtuselligi arttırıyor yada duygusal olmamızı sağlıyor. Her çocuğu uyutan fitiller, alerji şurupları, ateş düşürücüler bizi hareketlendiriyor.
Geçen hafta kızımın vücudunda kızarıklıklar çıktı.  Alerji olduğunu düşünüp cilt doktoruna gittik. Doktor alerji şurubu verdi ve bir losyon. Aman allahım bebekliginden beri uasamadığımız uykusuz gecelerimiz geri geldi. Kendi odasında uyutmama rağmen kızım gece mutlaka yastığını alıp bizim yatağımıza gelir. Normalde zaten çok hareketli uyuyan bizi sürekli tekmeleye tekmeleye kendine yer açan genelde yastıkların üzeeinde yatan bir çocuk. Ama o gece uykumdan uyandıracak kadar hareketli olduğunu farkettim. Anormal şekilde hareketliydi hemde en derin uykusunda. Uyur haliyle ordan oraya atıyordu kendini. Bir sure gözlemledim eşimi uyandırdım. Anormal bir durum bu dedim. Dayanamadık uyandırdık ki ben uyuyamıyorum dedi kızım. "Hadi salona gidelim televizyon izleyelim" dedim ve salona geçtik birlikte.  Sabaha kadar enerjik bir o kadar dinlenmis sekilde çocuk gece yarısı başladıbir yeni güne. Hemen ilacı kestik tabiki ve iki gün kaşınarak idare ettik yediklerimize de dikkat ederekten. Ve bu iki gün boyunca gece yarısı kaşınarak uyanma duş ve salonda televizyon keyfi olarak hayatımıza devam ettik.
Doktor kontrolüne gidince olanları anlattık doktor şaşırdı.İlacın prospektüsüne baktı ki yan etkilerinde aşırı uyku hali uyuşukluk falan yazıyor ama biz de yine ters etki yaptı . Daha önce  çocuk soğuk algınlığı ilacında da yaşamıştık yan etki. Okula gitmek icin servos beklerken eli
kapıya sürtmüş parmagında  toplu igne başı kadar sıyrık olmuştu. Eve geldiginde parmagınıdüz tutmaktan eli kasılmıştı ve 6 saat aralıksız ağladı.Ne dediysem ne yaptıysam susturamamıştım. Eğer biraz daha psikiyatrımıza upaşamasaydım alıp acile götürücektim. Orada ne yapılabilirdi yada bişey yapılabilirmiydi bilmiyorum ama aklıma başka bişey gelmemisti son olarak yapabileceğim. O kadar zor ki anlatamam. Atesi olsa duşa sok, dişi agrisa ilac ver, ishal olsa acile götür serum taktır ama bu bambaşka birşey..
Şu anda iyiyiz çok şükür herşey yolunda ve alerjimiz geçti. Hareket son gaz çene desen hepaçık :) Özetle hersey bizi hızlandırmaya yönelik ve olan etkilerin hep tersini yaşıyoruz hhastalık ve ilaç kullanma durumlarında. Rabbim sağlık versin yavrularımıza onlarla sınamasın bizleri..