İçimin tükendiği, en dibine kadar tükendiği noktadayım yine bugünlerde.. Hareket, çene, tehlike son gaz.. Eğer canımdan bir parça, dünyaya getirdiğim, içimden çıkardığım evlat olmasa gerçekten sabredilecek gibi değil.. "ya belki de abartıyorumdur, her çocuk aynı" diye düşündürüp sürekli zihnim oyun oynuyor bana.. Ne yapsam yetemiyorum yetişemiyorum çocuğa.. Rabbimden hergün her yeni gün daha fazla sabır ve güç diliyorum :( Allahım esirgesin acısını göstermesin ama çok bezmiş bir durumdayım.. Zaten hareketliydi şimdi sanki daha da arttı..
Ananemizin köyüne geliyoruz her yaz, sırf çocuk bahçede serbestçe oynasın sokakta çocuklarla iyi vakit geçirebilsin diye. Ama anane dede ve beni bezdirmiş durumda. Bir kere sürekli bir temas durumu var. Illaki dibine sana temas edecek şekilde oturacak yada yatacak. Bir öpmeye başlayınca 15-20 kez òpmeden bırakmıyor. Kı en çok sinirimi bozan konu yabancılara karşı da aynı şeyi yapıyor. Yabancı birisiyle hemen samimi olabiliyor, kucağına oturabiliyor ki biz bebekliğinden beri mahremiyete gercekten dikkat ettik ve önem verdik. Mahremiyet eğitimi konusunda çok araştırma yaptım cok okudum. Sürekli hikayelerle, masallarla, yasanmış olan küçük olaylarla bu konuya değiniyorum, ve sütekli her fırsatta anlayabileceği şekilde küçük imalarla anlatıyorum ama yok hala herkesle çok samimi.. Bense bir o kadar tedirgin çaresiz ve üzgünüm :(
Sabah uyanır uyanmaz sokağa çıkıyoruz. Her yaştan bir sürü arkadaşımız var. 1 yaş büyük çocuklar, 1 yaş küçük cocuklar, 5 yaş küçük yada 2 yaş küçük.. Bakıyorum tarafsızca gözlemliyorum. Aralarında tartışıyorlar, oyuncak paylaşamıyorlar bazen birbirlerini sebepsizce kıskanıyorlar. Hepsi sürekli koşuyor, gayet hareketliler ama işte bir noktada duruyorlar ama benimki hariç.. Sürekli hareket halinde. Bir oyun başlatıyorlar diyelimki çamur oynuyorlar. Benimki hemen 1 dakika olmadan sıkılıyor başka oyuna geciyor. Mesela bisikletini gidip getiriyor. 1 dakika geçmeden bisikletini bırakıyor elinde bir kitapla geliyor
Sadece kızımla oynamaya gelen komşu kızı neye uğradığını şaşırıyor. Kız daha yeni suyla kumu karıştırıp çamur yapmışki çamurlu elleriyle kalakalıyor. Çünkü kızım çoktan diğer oyuna geçiyor. Komşu kızı ellerini yıkayana kadar benimki 3. oyuna geçmiş bile.. Hiçbir oyunda süreklilik yok. Hic sabit durmak yok. Sürekli bir telaş halinde ve ben de peşinde perişan..
Denize gidiyoruz yüzüp enerji atsın kumda oynayıp rahatlasın diye.. Yüzme kursuna gidiyor birkaç senedir. Bu yaz artik kolluk ve simitsiz su üzerinde durmaya yavaş yavaş ilerlemeye, yüzmeye başladı ama daha kendini tamamen kurtarabilecek başının çaresine bakabilecek kadar değil.. Ama kesinlikle ayağının yere değdiği yerde yüzmek istemiyor. Alıp başını gidiyor, açılıyor da açılıyor. Sürekli dibinde saatlerce dikiliyorum o etrafımda yüzüyor , dalıyor çıkıyor.. saniye gözümü ayırsam derin olan tarafa dogru yüzmeye başlıyor.. Biraz kork be çocuk, birazcık ürper tehlikeden.. Allahım o kadar zor ki. .
İstanbul'da evimiz 4. Kat ve pencereyi hiç açamıyoruz. Açık açık yüzümüze söylüyor "şu penceredn çok atlamak istiyorum, nasıl da uçmak istiyorum"diye. Hadi gel rahat otur evde, gel aç pencereyi. Geçen ananesine demiş"anane bir kibrit yaksak şu samanlara atsak ne de güzel yanar demi" diye. Beni paranoyak yaptı ananesinin de aklını başından alıcak :)
O kadar yorgunum ki anlatamam. Ama bedenen değil beyin olarak. Elimden geleni yapıyorum. En iyi doktorlara götürüyorum durumu gereği ki kontrol altındayız. Enerjisini doğru yönlendirme adına haftada 2 gün jimnastik, 2 gün yüzmeye götürüyorum. Doğal ortamda olsun bahçede oynasın, sokakta oynamanın tadını alsın diye yazları köye getiriyorum. Sürekli konuşarak anlatarak aşmaya çalışıyorum yanlışları, sorunları. Haftada 5 tam gün okula gönderiyorum ve ben gerçekten çok üstün çabalar sarfederek sabrediyorum.. Ama öyle pis birşey ki bu DEHB öyle zor öyle lanet bişey, adeta iğneyle kuyu kazıyorum..
Her gün daha fazla sabır versin diye dua ediyorum rabbime ve herşeyden önce evladımı koruması için. Benim yetebilmem, yetişebilmem , sürekli koruyabilmem imkansız. Evladının amansız hastalıklarıyla boğuşan, tek bir kelimesini duymak için çırpınan anneleri düşünüyorum ve şükrediyorum elbette. Ama benim durumum derdim de bana zor. Bazen gerçekten tükeniyor tıkanıyorum.. Allahım sen büyüksün yarabbim..